ERNEST GELLNER’ İN “ULUSLAR VE ULUSÇULUK" (Nations and Nationalism, 1983) adlı Kitabının İnceleme Özeti
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gellner ulusçuluğu, bir devletin içindeki etnik sınırların, iktidar sahipleriyle yönetilenleri birbirinden ayırmamasını öngören bir siyasal meşruiyet kuramı olarak ifade eder.
Ulusçuluk, sanayi toplumunun yapısından kaynaklanan karmaşık ve sürekli, zincirleme ilişkiler içinde değişen, belirli bir tür iş bölümünden kaynaklanan bir zorunluluktur. Bu yapının varlığını sürdürebilmesi ve kendisini yeniden üretebilmesi için devletin etkin bakıcılık araçları olan ulusal eğitim ve iletişim sistemine gerek vardır. Ulusal eğitim ve iletişim sistemleri ile bir yüksek kültür toplumun tümüne yayılır, toplumu tanımlar; o ülkenin yönetimi de bu yüksek kültürü desteklemek zorundadır. Üst kültür haline dönüştürülen kültür, önceden var olabildiği gibi türetilmiş de olabilir. Ulusçuluk, sonuçta kültürle siyasal yönetimin birbirleriyle çakışmasından ibarettir.
Uluslar ancak ulusçuluk çağı bağlamında tanımlanabilirler. Tanımlayıcı üst kültürün sağladığı türdeşlik, ulusçuluğun bir sonucu olarak ortaya çıkmaz; nesnel kaçınılmaz bir zorunluluğun dayattığı bir türdeşlik, sonunda ulusçuluk olarak belirir. Ulusları ortaya çıkaran da ulusçuluğun kendisidir, ulus ve ulusçuluğun birbirini doğurması geçerli bir paradoks olarak belirir.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar